Touch hakkinda bilgiler - terimler sozlugu

Touch :

  1. f. dokunmak, ellemek, el sürmek; temas etmek, değmek; bitişik olmak; erişmek; yaklaşmak; tesir etmek; düzeltmek; mütehassıs olmak; (argo) para koparmak; İng., (argo) aldatmak; sözünü etmek, bahsetmek; yemek; müz. çalmak; mat. teğet geçmek, değmek. touch at uğramak. touch bottom dibe değmek; (fiyat) çok düşmek; (ümit) suya düşmek. touch down inmek. touch off patlatmak, ateşlemek. touch on (konuya) dokunmak, değinmek. touch one to the quick ciğerine işlemek, yüreğine tesir etmek. touch the heart of yüreğini yumuşatmak, etkilemek. touch up retuş yapmak touch wood nazar değmesin diye tahtaya vurmak. He touched his hat. Şapkasına dokunarak selâm verdi. I don't dare touch wine. Şaraba el süremem. touch'able s. dokunulur, el sürülebilir.

  2. i. dokunma, dokunuş, temas, değme; bitişik olma; dokunum, dokunma duyusu; hisleri uyandırma kuvveti; koku, çeşni; iz; üslup; (argo) kendisinden kolayca para koparılan kimse; (argo) para isteme; müz. tuşlayış, dokunuş; tuşların direnci; spor taç touch and go tehlikeli durum; (konuya) şöyle bir dokunma. touch football özel teçhizatsız oynanan bir çeşit Amerikan futbolu. touch needle ayar iğnesi; mihenk veya altın ayar iğnesi. a soft touch ken disinden kolayca para koparılan kimse. finishing touches tamamlayıcı düzeltmeler, son retuşlar. keep in touch with temasta bulunmak, alâkayı devam ettirmek. the royal touch sıraca hastalığının ilâcı farz edilen kralın el dokunuşu. I felt a touch of rheumatism this morning. Bu sabah romatizma beni şoyle bir yokladı. The writer has a light touch. Yazarın hoş bir üslubu var.



MollaCami.Com